Ebe Pınar Gözünden

çocuklarda cinsel istismar

Dr. Ebru Turhan ve Arkadaşları’nın ” Birinci Basamakta Çocuk istismarı ve Önlenmesi” adlı makalesinde; “Son yıllarda dünyada çocuk istismarı konusu, gerek tıbbi, gerekse toplumsal açıdan giderek önem kazanmaya başlamıştır.. Bu durum Türkiye için de geçerlidir. Konunun yeterince bildirilmemesi, tanı konulmasındaki güçlükler, inkar edilmesi ve gizli kalması sorunun önemini daha da artırmaktadır. Dünya Sağlıkk Örgütü de şiddeti ve şiddetin önlenmesini bir halk sağlığı sorunu olarak ele almaktadır. Cinsel istismar toplumda sık rastlanan bir durum olmasına karşın, çoğunlukla gizli kalmakta, en çok yüzde 5-10’u ortaya çıkmaktadır. Bu eylemlerin yüzde 90’ı, çocuğun tanıdığı biri tarafından gerçekleştirilmektedir. Yapılan araştırmalar cinsel tacizin en çok üç-beş yaşlar arasında görüldüğünü ortaya koymaktadır. ” ve yazılı ve görsel medyada çıkan haberler de cabası…

Bir sağlık profesyoneli olarak ne yapmam gerekeni bilirken, anne olarak ebeveyn olarak ne kadar da hazırlıksızmışız.  Benim bilgim sizindir diyerek, “Bizler nasıl davranmalıyız, çocuklarımızı nasıl korumalıyız ?”  hepimizin aklında ki soru işaretleri olduğunu düşünerek Hem arkadaşım hem iletişim danışmanı Sevgili Yeşim Varol Şen’e sorularım sordum, o da samimiyetle cevapladı.

-Yeşim’cim sen aile içi iletişim konusunda çalışıyorsun ve daha önce yaptığın “Süper Dadı” adlı televizyon programıyla da bir çok aileye çocuklarıyla kuracakları  iletişim konusunda yardımcı oldun.  İletişim elbette çok önemli bir konu,   ama şu dönemde maalesef üzerinde en çok konuştuğumuz ve düşündüğümüz konu çocuklara yönelik cinsel taciz. Bir anne olarak bu konu beni çok üzüyor ve korkutuyor. Bu konuda ne söylemek istersin?

-Pınarcım,  aile içi iletişim konusunda çalışan bir uzman olarak toplumda yaşanan olaylara üzülmek, bu konuda çalışmak bir yana ben de bir kız çocuğu annesiyim ve bir anne olarak bu konu beni de çok korkutuyor hatta ödümü kopartıyor.

“Çocuklarımızı Allah korusun” diye söze  başlıyoruz ama çocuklarımızı korumak, kollamak öncelikle biz ebeveynlerin görevi. Çocuklarımızı korumak, kollamak için de her şeyden önce yavrularımızla doğru iletişim kurmak zorundayız ki onları bilinçlendirebilelim, söylediklerimize güvenebilsinler ve başlarına gelen her şeyi çekinmeden bizimle paylaşabilsinler.

Yani çocuklarımızı cinsel tacizden korumanın yolu öncelikle hayatın toplamı içinde onlarla nasıl bir iletişim kuracağımızla, çocuğun sevgi ve şefkat açlığı hissetmesine mahal vermemekle  başlıyor.

-Hepimiz çok seviyoruz çocuklarımızı.  Sevgi ve şefkat açlığı hissetmesi derken neyi kastediyorsun?

-Elbette hepimiz için evlatlarımız en kıymetlimiz. Ama her annenin sevgi ve şefkat gösterme, disipline etme ve iletişim kurma yöntemi farklı olabiliyor. Her şeyden önce çocuklarımız bizden hem sözel hem fiziksel olarak bol bol sevgi görmeli ki, bir başkasının onlara sarılmasına, saçını okşamasına ihtiyaçları kalmasın.  Ya da çocuklarımızın her yanlışına, her hoşumuza gitmeyen davranışına çok büyük, çok sert tepkiler vermeyelim ki, çocuk merak ettiği şeyi azar işitme endişesiyle bize sormaktan kaçınmasın. Yanlış yaptığında ya da başına bir şey geldiğinde bize rahatlıkla anlatabilsin. Örneğin çocuk sınıfta öğretmeninden azar işitip geldiğinde, anne de öğretmenin sözünü dinlemesi gerektiğini vurgulamak adına çocuğu azarlıyorsa ya da çocuk bir arkadaşının yaptığı yanlış bir davranıştan bahsettiğinde anne çocuğunun o arkadaşıyla görüşmesini yasaklıyorsa, çocuk da tepki almamak adına annesiyle paylaşmamaya,  yaşadıklarını kendi içinde saklamaya başlayabiliyor. Yani biz anneler açık iletişimi korumak adına çocuğa vereceğimiz tepkilere çok dikkat etmek zorundayız.

– Peki, çocuklarımıza cinselliği nasıl ve ne kadar anlatmalıyız?

Cinselliği anlatmak biz ebeveynler için de zor ve kaçındığımız bir konu olabiliyor. Çocuğa eğitmek adına  çocuğun zihin algısının ve yaşının üzerinde bilgi vermek  de, çocuğun merak edip sorduklarını geçiştirmek de aynı derecede sakıncalı.

Öncelikle çocuğun sorduğu kadarına cevap vermek ve sormaya çalıştığı şeyi doğru anlamak çok önemli. Biz çok daha derin düşünürken çocuk çok basit bir şeyi soruyor da olabilir. Mesela benim kızım henüz 3-4 yaşlarındayken bir gün “anne ben senin karnına nasıl girdim” diye sormuştu. Bu sorunun bu kadar erken gelmesi,  küçücük bir çocuğa nasıl anlatacağım endişesi ilk hissettiklerimdi. Ancak neyi merak ettiğinden emin olmak için sorduğum birkaç sorudan sonra asıl soru geldi; “Benim boyum uzun ya, senin karnına nasıl sığdım?” Böylece albümü açıp bebeklik fotoğraflarına baktık ve ilk doğduğunda ne kadar küçük olduğunu fotoğraflarda görünce,  merakını gidermiş oldu.

-Yani öncelikle soruyu doğru anlayacağız, ve sorduğu kadarına cevap vereceğiz?

– Evet, sorduğundan fazlasını anlatmak aklını karıştırabilir, masumiyetini bozabilir çocuğun. O ihtiyaç duyup sordukça konuyu adım adım aktarmakta  fayda var.

-Peki sonra?

– Bazen bizim anlattığımızla çocuğun anladığı farklı olabiliyor. Zihnine yanlış bir bilginin yerleşmemesi için, anlatırken onun yaşına uygun kitap ve görsellerden faydalanmakta fayda var. Ebeveynlere çocuklara cinsel eğitimin nasıl verileceği konusunda ışık tutan, çocuğun anlayabileceği cümleler ve görseller konusunda yardımcı olan bir çok kitap var. Ben de kızıma ilk bilgileri bu kitaplar sayesinde verdim. Dikkat etmemiz gereken bir başka konu cinsel organların gerçek isimlerini kullanmak. Halk arasında kullanılan uydurma kelimeler yerine çocuklarımıza  cinsel organlarımızın gerçek isimlerini ve bu kelimelerin vücudumuzun diğer uzuvlarının isimleri gibi kullanılması son derece normal isimler olduğunu ve gülüp alay etmeye gerek olmadığını öğretmek gerek.

Eğer anne ya da baba  çocukla cinsellik konuşmaya hazır değilse veya çocuğun sorusuna nasıl cevap vermesi gerektiğini bilmiyorsa çocuktan zaman isteyebilir, nasıl anlatması gerektiğini araştırabilir ama çok da geciktirmeden geri dönmeli. Aynı şekilde çocuktan çok erken gelen bir soruya da asla yalan söylemeden, geçiştirmeden, birkaç kelimeyle cevap verebilir  ve  büyüdüğünde çok daha detaylı konuşabileceklerini söyleyebilir. Ama buradaki en önemli nokta, çocuktan gelen sorulara asla ve asla kızarak, bu konuyu nereden duyduğunu sert bir şekilde sorgulayarak veya “ayıp” , “yasak” gibi kelimeleri kullanarak cevaplamamak!-

          Peki çocuklarımızı cinsel tacizden nasıl koruyabiliriz?

–     Çocuklarımızı cinsel tacizden korumak için biz anne babaların çok dikkatli olması gerekiyor. “Kimseye güvenemeyecek miyiz?” dediğimiz bir dünyada yaşıyoruz ne yazık ki. Elbette paranoyak olmamalıyız ancak unutmayalım ki ensest durumu maalesef çok yaygın ve ne ekonomik statü, ne kız veya erkek ne sosyal sınıf dinliyor bu durum. Çocuklar savunmasız. Hiçbir şekilde kendisine yapılan cinsel içerikli bir eylemi anlamlandıramıyor, yorumlayamıyor. Bazen çocuğumuzu üzme pahasına biz yetişkinler çocuğumuzu kime emanet edip etmeyeceğimize, kimin evine yollayıp yollamayacağımıza karar vermek zorundayız. Çocuk bu, bütün arkadaşlarının evine gitmek, oynamak, gece yatıya kalıp pijama partisi yapmak isteyebiliyor. Bir insanın anne veya baba olması maalesef onu güvenilir bir insan yapmaya yetmiyor. Çocuklarımızla çatışma pahasına doğru sınırları koymak da biz ebeveynlere düşüyor.

Çocuklarımıza iyi dokunuş ve kötü dokunuş arasındaki farkı, bedeninin sadece ona ait olduğunu  öğretmek zorundayız. Ancak anlatmak yetmiyor, örnek olmak gerek. Kendi mahremiyetimizin bize özel olduğunu çocuğumuza hissettirerek çocuğumuza örnek olmalıyız. Bizim kendi bedenimizi kolladığımızı gördükçe, çocuk da öğrenir. Çocuktur bir şey olmaz deyip çocuğun kumsalda, havuzda  çıplak dolaşmasına izin vermek,  çocuğun cinsel organıyla ilgili şakalar yapmak yerine çocuğa bedeninin ona özel olduğunu kimsenin izinsiz dokunma hakkı olmadığını anlatmalıyız.

 Biz Türk toplumunda aman misafire ayıp olmasın diye çocuk istemediği halde sarıl bilmem kim amcayı öp diyebiliyoruz. Ya da sokakta hiç tanımadığınız bir insan bile çocuğunuzu sıkıştırarak sevmeye kalksa, ayıp olmasın diye sessiz kalabiliyoruz.  Oysa çocuğumuzun da bu zorla sevmeleri normalleştirmesine sebep oluyoruz bir yandan.

 Çocuğumuza istemediği kişiyi dokunmama, sarılmama hakkını tanımalı, onun mahremiyetine de biz saygı göstermeliyiz. Odasının kapısını çalmadan girmemek,  o giyiniyorken işini bitirmesini dışarıda beklemek gibi….

 Çocuğun dışarıdan gelen şeker, çikolata tekliflerine neden evet dememesi gerektiğini doğru anlatmalıyız.

 Ancak daha önce de bahsettiğim gibi her şeyin başı çocukla doğru ve sağlıklı  iletişimden geçiyor.

Son olarak Sosyal medya annelerine özellikle söylemek istediğin bir şey var mı?

 -Evet Pınar’cım  Sosyal medya annelerine çok önemli bir mesajım olacak. Sosyal medyada nasıl bir imaj yansıttığımıza dikkat etmeliyiz. Sosyal medyada bir anne  gerçek kimliğinden uzak, sanal bir imaj yansıtıyorsa ( söz meclisten dışarı) çocuk da bu sanal imajla büyüyor aslında. Anneyi örnek alan çocuk da aslında kendisi olmayan bir imaj oluşturabileceğini düşünerek büyüyor . Üstelik de özü, gerçek dünyası çok ilgi çeken  bu sanal imajdan çok farklı olan çocuk, gerçek kimliğinin onaylanmayacağı kaygısıyla derinde büyük bir özgüven eksikliği ve kaygıyla yetişebiliyor. Dolayısıyla kendi benliğinden emin olmayan,  ilgi ve sevgi görme ihtiyacı çok yüksek  bir birey olabiliyor bu çocuklar. Aman dikkat.

yesim-pinar-fototeşekkürler Yeşim’cim, dilerim bu konuştuklarımız  bir çok anneye- babaya ışık olur!

Pınar Mallı

Hamilelik sırdaşınız, doğuma hazırlık danışmanınız ve doğum sonrası destekçiniz Geb-be.com un Kurucusu.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu