bu havalar adamı hasta eder!

Bugün bi uyandım günlerden pastırma yazı,aylardan yüzünü kışa dönmüş Kasım, mevsimlerden yağmurları romantiklik dozunu geçmiş, rüzgarı el- dudak çatlatan, yerlerdeki yapraklarla eli tonunu yansıtan sonbahar… tüm bunlar bizi cezbediyor mu? Evet! İçimizde ki gezentiyi evde zor mu tutuyoruz? evet 🙂 ama bir yandan da hasta olmak istemiyor muyuz? Evet 🙂
Üzerimizde anlaşılmaz bir yorgunluk, sık aralıklar ile gelen başağrıları, uyku düzeninde bozulma ya da aşırı halde bitkinlik uyku hali, kısır döngü halinde devam eden hastalıklar var ise amman dikkat diyorum;
“ Bu havalar adamı hasta eder! “
Bir günde dört mevsim yaşayınca vücudun da buna adaptasyonu zor olabiliyor. Sizlere de tavsiyem özellikle mevsim geçişlerinde beslenmenize, uykunuza, giyinmenize dikkat, hasta olup en zayıf halka olmak yok! Küçük dokunuşlar yaparak bunu kolaylaştırabilirsiniz;
Üzgünüm dingin bir güne başlamak için duş alıp çıkmak yok bunun yerine bolca soğuk suyu yüzünüze çarpınız ve kahvaltı şart ! Kahvaltının kesinlilkle mutlulukla bir ilişkisi var, mutluluk da vücudun doğal antibiyotiği 🙂 besin çeşitliliği yönünden zengin kahvaltılar ise bağışıklık sistemimizin en büyük destekçisi..Mesela; süt, yumurta,peynirin mevsim sebzeleri ile renklendirdiği , tahıllı ekmekler ile desteklenen kahvaltılar neden olmasın:)
Kıyafet seçimi; ne olacağı belli olmayan havalarda en sıkıcı olan gardrop önünde tutulan bugün ne giysem nöbeti hele bir de hamilelik ya da lohusalık söz konusu ise durum drama dönebiliyor … Kışlıkları üst raflardan indirdik, kabanlar askıda yerini aldı mı? Kalın, sentetik kıyafetler yerine ince ince, pamuklu ve kat kat giyinmekte fayda var. Havanın durumuna gore bi eksik bi fazla olarak değişebilmeli üzerimizdekiler. Ayrıca bu şekilde giyinmek hamilelikte görülen sıcak basmaları içinde uygun olacaktır. Güneşli havayı görünce akşamın soğuğunu unutmuyoruz mesela 🙂 tabi büyüyen göbek ile eski kabanların ceketlerin içine girmek zor, en güzeli pançolar! Yolda kayıp düşmemek için kaydırmayan tabanı düz gelen ayakkabılar tercih etmeliyiz. çorap, patik,terlik ev hayatının olmazsa olmazı haline getiriyoruz. Bedeninizi sıcak tutun!
Beden sağlığımzın ucu ise beslenmeye dayanıyor. Vücudumuzun gelişmesi ve onarımı için temel besin öğesi proteine, mikroplara detox etkili antioksidan vitaminlere (C, A,E,D), bodyguard misali vücudumuzu koruyan soğan, sarımsak,kırmızı biber, buğday ve kümes hayvanlarında bolca bulunan selenyuma ihtiyacımız var. Ayrıca kalp sağlığı, kanserle mücadeleye karşı koruma sağlayan bir yağ aside, hamilelikte de bebeğin gelişimi açısından olmazsa olmaz Omega 3. Çinko ise; vücudun savaşçısı; kırmızı et, yumurta ve deniz ürünlerinde bolca bulunur. Mevsim sebze ve meyveleri ile zenginleşen sofralar ise hastalıktan korunmak için doğal yöntemler arasında.
Su; Özelikle sonbahar kış aylarında günlük hayatımızda yapmayı en çok unuttuğumuz şey su içmek! Nasıl olsa terlemiyoruz sıvı kaybetmiyoruz diye düşünüp, başka içeceklerle karşılıyorum deyip kendinizi kandırmayın. Özellikle gebelikte KASILMALARINIZIN olmaması, idrar ile ilgili sıkıntı yaşamamanız, kabızlık durumunu alt etmeye yardımcı, cildinizin daha parlak ve nemli olurken kaşıntılarınız azaltır. Emziren bi anne iseniz, Sütünüzün de su ile arttığını unutmayın! Siz su içerseniz bebeğiniz de su içmiş olur! Böyle havalar daha çok sıcak içecekleri can çeker, eğer hamile ya da emziriyorsanız içeriğini bilmediğiniz karışım bitki çaylarını tüketmeyiniz. Neler içilebilir mutlaka bilene danışınız.
Uyku, günlerin kısalması gecelerin uzaması uyuyabilmek için bize harika bir fırsat verse de, 24 saate sığdırılamayan işler hamileliğin ilk ayları sık sık tuvalete gitmek, büyüyen göbek ile gelişen yatakta yerim dar sendromu yaratırken uykunuzdan çalıyor. Bir de çalışıyorsanız ya da çocuğunuz varsa, gece kaçta yatarsanız yatın kalkış hep aynı saat. Uykusuzluk yerini strese, stres de bağışıklık sisteminizin zayıflamasına sebep olur. Az da olsa öz uyuyabilmek için gevşeme ve nefes çalışmalarını öğrenebilir, gece sıcak bir duş alabilir, lavantanın sakinleştirici etkisini hissetmek için, suyunu yastığınıza-nevresiminize sıkabilir ya da lavantalı bir göz bandı kullanabilirsiniz.
Olabildiğince kapalı mekanlardan kaçın, bi avm de dolaşmak yerine bi cefe de içmediğiniz sigara dumanına mağruz kalmaktansa, ormanda, parkta, deniz kenarında, sokakta imkan neye el veriyorsa orada gezme ihtiyacınızı giderin. Hastanelere girmeyin, girmeniz gerekiyor ise maske alın yanınıza, toplu taşıma da bir mendil ile ağzınızı burnunuzu kapatarak yolculuk yapıp, etrafla da çok fazla temastan kaçının. Hasta olduğunu bile bile öpüşmeyin, sarılmayın! Hapşurma sonrası ellerinizi yıkayın ya da en kötü silin.
Cildinizi özellikle ellerinizi ve dudaklarınızı nemlendirmeyi unutmayın, çatlaklar mikropların sevdiği yerlerdir.
Amman dikkat: sizin hastalığınız başkasının hastalığı olmasın!
Tabi en önemlisi ruh sağlınızı koruyabilmek için pozitif düşünce, pozitif arkadaşlar, pozitif işler 🙂
Sıhatle kalın,
Pınar MALLI
Geb-be Hamile Danışmanlık Hizmetleri Kurucusu, Ebe, Aktif Doğum Eğitmeni