lohusalık deyip geçme…

Merhaba merakı boyunu aşmış, dilin kemiği yok dedikçe, verdikçe veriştiren kayınvalide, merhaba dedikoduları atmosfer boşluğunda bile lop oturup kalmış arkadaşlar, merhaba ben daha bilirimci anneler, merhaba lohusa ziyaretlerini hediye vermekten ibaret sanan eş dost, merhaba durduk yere lohusa kehanetleri üreten kayınbaba, merhaba uzaktan davulun sesi hoş gelir diyen akrabalar, merhaba kendi anneliğini yarıştırma fırsatı bulmuş eltiler/görümceler/ablalar, merhaba daha durumu kavrayamamış tebrik etmek için maçın ikinci yarı başlama düdüğünü bekleyen dayılar- amcalar, merhaba çat kapı acımasızca ve empatiden yoksun sohbetler açan komşular, merhaba tüm bunlara çıtı çıkmayan koca ve sana da merhaba tüm bunların arasında yüzü asık, mutsuz, yer yer ağrılı, bolca ağlamaklı lohusa…
Nasıl dünya küçücük, rahatlayacak yeri yok gibi değil mi? Sağına baksan her şeyi ile sana muhtaç bebeğin, soluna baksan daha elini karnında bebeğinizi severken hissettiğin kocan… Aynaya baktığında ise feri gitmiş gözlerle bakan sen !!!
Hiç böyle hayal etmemiştin di mi? Filmler de hep doğumun ağrılı sahnelerini ama emzirmenin hep güler yüzlü mutlu halini görmüştün di mi? Bebeğin sesiz sakin olanını, hiç sesi çıkmadan mışıl mışıl uyuyanı izlemiştin… Nasıl tatlıydı di mi? Lohusanın, yatağında üzerinde saten ipek gecelikleriyle dinlenirken bir eli yağda bir eli balda oluyordu, herkes onu motive edici konuşuyor iyi dileklerde bulunuyordu di mi? Şimdi üzerine baktın kusmuk lekeleri olan,penye pijama olsa da iyi olurdu, diye iç geçirdiğin kıyafetlerine, lohusa yatağı da neymiş deyip topladın yatağını. Etrafında konuşanlar, ama seni anlamayanlar… anlatamadığın duyguların! Sadece dinleseler yeter dediğin, annelik hormonlarına teslim olduğun o anlar! Yine gözlerin doldu, için kabardı, burnun sızladı di mi… Işte bu yazdıklarım gerçek, işte bu yazdıklarım senin-benim-bizim hikâyemiz…
Lohusalığımız…
Hüznümüz…
Hayatınızın ilkler ile sınavı…
Uykusuzluğumuz…
Acıyan memelerimiz…
Aslında ipin ucu “neden anne baba olmak istiyoruz?” a kadar gidiyor sanırım, orayı tamamlayınca temel sağlam… Ancak ebeveynler arasında bebeğin hayatını sürdürmesine dair sorumluluklar eşit paylaşılmayınca, yeterli beslenemeyince, acemilik, doğum şeklinin beklentileri karşılamaması, en çok da konu komşu etraf söyledikleri onlar insanın içine oturuyor, geçmişin çözümlenemeyen hesapları hepsi bir bir çıkıyor işte…
Kah göz yaşı oluyor kah ben bu cümleleri nasıl ettim oluyor, kah içine attıkların ile şişiyorsun…
Ama geçiyor…
Çıplak tene değdikçe bebeğinizin teni: tüm sevgisi tüm yaşam enerjisi geçiyor…
Geçmeyecek gibi geliyor…
Ama geçiyor…
Ve siz sevgili eş dost küçük bir notum da size lohusalara bir iyilik yapmak isterseniz; Lohusaları anlamak için dinleyin sadece cevap vermek için değil!
Sevgiler, gebbepınar
ilk bebeğimi doğurduktan sonra dedim ki kendi kendime “didem, bak cok sağlıklı bir kız cocuğu var kucağında, Allah’ın sana bir mucizesi bu.. Lohusa depresyonu da neymiş öyle bi lüksün yok senin, bebeğinle güzel gÜzel gÜnlerinin tadını çıkart” dedim. Ve bu dönem geçene kadar herşey tıkırında gitti. Meğer ben hayal dünyasında yaşamışım taa ki ikinci bebeğimi doğurup eve dönene kadar.. Enfeksiyondan dolayı 39 dan inmeyen ateşle, bebeğim emerken memelerimde hissettiğim o acıyla üstüne üstlük bebeğimin memeyi alırken zorlanması ve bunu gören yakınlarımın “ememiyor o böyle tut” yönergeleri nasılda canımı sıkmıştı ve ben şuursuzca nasılda çemkirmiştim. Gözümde bitmeyen yaşlarla ne oluyor bana deyip durmaktan aklımı yemiş, hayata küsmek üzereydim adeta.. Ateşim yüzünden hastaneye gitmek zorunda kalmış orda da derdimi anlatırken ağlamaya başlamış, aman ne cok ağlıyorum ben neden ağlıyorum yahu derken, sevgili hemşiremin “biz ona lohusa depresyonu diyoruz” demesiyle silkelendim.. Bi süre böyle gitti ama geçti, geçiyor.. Bal gibi de oluyor mis gibi de herşey rayına giriyor.. ☺️
ohh mis gibi rayına girmesine çok sevindim 🙂 lohusalığının dördüncü gününde kriptik tonsilit olup ateşler içinde yanıp hiçbir şeye hali olmayıp ama emzirme, süt sağ, misafir ağırla gibi sosyal aktiviteler arasında lohusalık girdabına girmiş çıkmış anneden de selamlar size 🙂
sevgiler, gebbepınar
Ah lohusalik dilimize al basmasi diye gecmis ama bizim toplumumuzda misafir basmasi olan donem??daha sen anesteziden ayilmadan basina biten yakinlarinin senden daha cok ne yapacağını sapittigi, gogusunde sizan sütü gormezden gelip sutun mu yetmio diyen kayinvalide,yarali memislerle emmek isteyen bebis, haziran sicaginda ayağına corap giy diyen koca ve sabah basladigi aglamasi aksami bulan yuzu kirec vucudu sis lohusa? keyifle gecen askla kucakladigim hamileligimin en buyuk sinaviydi sanırım evliligimiznde. hala fotograflara bakarken gozlerim dolsadaa cok sukur gecio cok sukur gecti? sevgiyle kucaklarimm pinar hanimm